Kışın o ilk karı düştüğünde, Ensar ve Kiko sabırsızlıkla dışarıda oynayacakları anı bekliyordu. O akşam, İstanbul’dan amcaları Habib ve yengeleri Esra gelmişti. Çocuklar için gerçekten unutulmaz bir gündü. Ertesi sabah, Baba Esad, “Bugün sizi Sivas Yıldız Dağları’na kayak yapmaya götürüyorum,” dediğinde, hem çocukların hem de amca Habib’in gözleri parladı. Kiko için bu ilk kayak deneyimi olacaktı, Ensar ise ona yardımcı olmak için çok heyecanlıydı.
Sivas Yıldız Dağları’na vardıklarında, herkesin içinde bir heyecan vardı. Bütün aile güzel bir gün geçmesi için hazırlık yaparken ortamdaki neşeyi hiç eksik etmediler. Karla kaplı dağların o muazzam görüntüsü, adeta bir masal dünyasına adım atıyormuş gibi hissettiriyordu.
Kar taneleri yavaşça düşerken, Kiko gözlerini kamaştıran bu beyaz dünyada adım atmaya başladı. Esad, çocuklara kayak yapmanın temel kurallarını anlatıyordu. Habib, Esra ve Amine de manzaranın keyfini çıkararak arada da fotoğraflar çekiyorlardı. Baba Esad ve Amca Habib kızak almak için gittiler ve kızakları aldıktan sonra hep birlikte dağın zirvesine doğru tırmanmaya başladılar.
Ensar, Kiko’yu cesaretlendirerek, “Hadi, Kiko! Sen anneyle birlikte harika bir başlangıç yapacaksın,” dedi. Kiko biraz tedirgindi ama annesinin sıcak sesiyle rahatladı ve ikisi birlikte hızla kaymaya başladılar. Kiko’nun neşeli kahkahaları, karlar arasında yankılandı.
Esra ve Habib de kızakla Ensar ve Kiko’ya katıldı. Küçük bir yarış havasına giren bu ikili, birbirlerine “Daha hızlı!” diye bağırırken, Esra ve Amine ise kızağın keyfini çıkararak manzarayı izliyordu.
Ensar ise tek başına kızak yapmayı tercih etti. İlk başta biraz temkinli hareket etse de bir süre sonra hızla yokuşu inmeye başladı. Yokuşun sonunda babası Esad, Ensar ve Kiko’ya yaklaşıp, “Aferin, çok iyi başladınız!” dedi. Ensar ise gülerek, “Daha yeni başlıyoruz baba!” diye cevap verdi.
Günün ortasında, herkes Baba Esad’ın evine döndü ve sobanın etrafında toplanmıştı. Evin içindeki sobanın sıcaklığı, dışarıdaki soğuktan çok daha fazlaydı. Herkes yemekleri hazırlamış, bir arada olmanın keyfini çıkarıyordu. Habib amca, “Böyle bir yemeği İstanbul’da bulamazsınız!” diyerek ekmekten bir dilim, bir dilim ve bir dilim daha alırken baba Esad da Habib ile yarış halindeymiş gibi o da bir dilim ekmek alıyordu.
Çocuklar, sobanın başında dinlenirken, günün en eğlenceli anılarını birbirlerine anlatıp gülerek geçirdiler. Bu kış tatili sadece kayak yapmaktan ibaret değildi; aynı zamanda ailenin birlikte geçirdiği kaliteli zamanın değerini anlamak, birbirlerine olan sevgilerini pekiştirmekti.
Gün batarken, herkes eve dönmek üzere hazırlık yapıyordu. Kiko, abisine bakıp, “Abi, bu hayatımın en eğlenceli günüydü!” dedi. Ensar, onun başını okşayarak, “Birlikte her günümüzü böyle güzel bir hikayeye çevirebiliriz, Kiko,” diye yanıtladı.
Sivas Yıldız Dağları’ndaki bu kar macerası, sadece kayak yapmanın ötesine geçti. Birlikte geçirilen zaman, aile bağlarını güçlendiren, kalpleri ısıtan anılarla doluydu. Amca Habib ve Yenge Esra İstanbul’a geri dönmek zorunda kaldılar. Yeni bir gün de tekrar buluşacaklardı. Belki de Ensar ve Kiko’yu İstanbul’da yeni bir macera onları bekliyordu, kim bilir?
Devamı gelecek hafta. Bizi takip etmeye devam edin.
Yayımlayan