Gizli Kapılar ve Unutulmuş İpuçları
Ensar ve Kiko, kaybolan şehir hakkındaki ipuçlarını birleştirip sonunda beklenen yolculuğa çıkmaya karar verdiler. Tapınakta buldukları eski kitaplar ve haritalar, onları dağın derinliklerinde, yerin altındaki bir yeraltı şehrine götürüyordu. “Burası büyük bir sırrı barındırıyor olmalı, ama bulmak o kadar kolay olmayacak,” diyen Ensar, küçük kardeşi Kiko’ya, “Hazır mısın?” diye sordu. Kiko, gözlerinde parlayan bir heyecanla, “Hazırım! Burası çok büyük bir keşif olacak!” diye yanıtladı.
Aile yine hafta sonu sabahın erken saatlerinde yola koyuldu. Yolda, Dedi Mustafa’nın harita hakkında söylediklerini düşündüler. Dede Mustafa’nın “Kaybolan şehir, dağın derinliklerine gizlenmiş olmalı,” sözü geldi akıllarına. Ensar ve Kiko, “Baba, buraya kadar gelmişken, orada ne olduğunu görmek istiyoruz!” diye heyecanla bağırarak yola hız verdiler. Baba Esad ve Anne Amine, bu heyecanlı yolculuğun ciddiyetini fark ederek biraz daha temkinli ilerlediler.
Yeni Bir Başlangıç ve İlk Keşifler
Dağa tırmanmaya başladıklarında, çevrelerinde gördükleri tamamen değişti. Artık yeşil alanlar yerine kayalıklarla dolu, keskin uçurumların olduğu bir bölgede ilerliyorlardı. Ensar, haritayı tekrar kontrol etti ve “Dede Mustafa’nın söylediği yer burası, işte tam burada. Kral yolu bu kayalıkların ardında olması lazım bakın burada bir geçit var,” dedi.
Kiko, “Abi, burası tam da maceraya uygun. Bu kayalıklardan geçmek zor olacak, geçiş yeri dar ama yapabiliriz!” dedi. Tapınak gibi eski yerlerden alınan ilhamla, yeni keşifler peşindeydiler. Gerçekten de haritanın gösterdiği yeri bulmuşlardı. Kayalıkların arasındaki dar geçitten geçerek ilerlediler.
Bir süre sonra, kayaların arasındaki gizli geçit, dev bir taş kapıyla kapalıydı. Kapının üzerinde, tapınakta gördüklerine benzer eski semboller vardı. Ensar, “Bu semboller, kaybolan şehirle ilgili son ipucumuz olabilir,” dedi. Esad, “Bu kadar ileri gitmişken, bu kapıyı açmaya çalışmalıyız,” diyerek, taş kapıyı dikkatlice inceledi.
Gizli Kapı ve Şehir Yolculuğu
Baba Esad, taş kapıyı açmak için güç kullanarak kapıyı zar zor az da olsa aralayabilmişti. Kapı, gıcırdayarak açıldığında karanlık bir tünel görüldü. Tünel, yeraltı şehrinin girişiydi. Tünelin sonunda, kadim taşlardan yapılmış eski yapılar görünüyordu. Aile, tünelden içeri girerken, Kiko heyecanla, “Burası gerçekten kaybolan şehir olmalı! Buradaki her şey çok eski ama bir o kadar da sağlam” dedi.
Ensar, “Evet, burası uzun zamandır terkedilmiş gibi görünüyor. Burada yaşamış bir toplum vardı. Şimdi onların izlerini arayacağız,” diyerek liderlik etti. Şehir, yeraltı mağaralarında kurulmuş geniş bir alanın üzerine yayılmıştı. Hava serin ve nemliydi.
Yeraltı Şehrindeki Sırlar
Yeraltı şehrine ilerledikçe, surlar, antik yapılar ve taşlardan oluşmuş heykeller onları karşılıyordu. Ensar, eski bir taş tablette Sümerce yazılı bir yazıyı fark etti. “Bu yazılar, burada eski bir medeniyetin yaşadığını gösteriyor. Bizim çözmemiz gereken büyük bir sır var,” dedi. Yazı, bir zamanlar yeraltı şehrinin büyük bir hükümdar tarafından yönetildiğine işaret ediyordu. Ancak şehir, bir felaket sonucu terkedilmişti. Ensar, yazıyı dikkatlice çözüp babasına ve köylülere anlatırken, Kiko heyecanla etrafı inceledi.
Bir duvarın kenarında, bir arkeolog gibi araştırmalar yaparak eski taşların üzerini temizleyen Kiko, “Abi, bu taşlarda başka bir harita var!” diye bağırarak bulduğu haritayı Ensar’a gösterdi. Harita, kaybolan şehrin daha derinlerine, çok daha büyük bir hazineye işaret ediyordu.
Yeni Sırların Keşfi
Haritayı dikkatlice incelediklerinde, kaybolan şehrin derinliklerinde bir tapınak daha olduğu ve bu tapınağın büyük bir sırrı barındırdığı ortaya çıktı. “Bu tapınak, sadece bir şehir değil, aynı zamanda eski bir medeniyetin kalbi olabilir,” dedi Ensar.
Aile, kaybolan şehrin daha derinlerine inmeye karar verdi. Ancak ilerledikçe, karşılarına daha fazla engel ve tuzaklar çıkmaya başladı. Surların arasında ilerlerken, Kiko bir tuzağa tam düşecekken Spaydırmen onu uyardı ve artık bundan sonra daha dikkatli olmak zorundaydı. Ensar, “Tehlikeli bir yolculuk fakat burası çok büyük bir sır taşıyor. Ne kadar dikkatli olursak olalım, bazı riskler alacağız,” dedi.
Kaybolan Şehir ve Gelecek
Aile, kaybolan şehrin derinliklerinde ilerledikçe, büyük bir tapınağın etrafına geldiler. Tapınak, kadim taşlarla yapılmış, her köşesinde izler ve semboller bulunan bir yapıydı. Tapınağın içine girmeye karar verdiklerinde, herkesin içini bir korku sarstı. Ancak Ensar, “Bu tapınak, bilgelik taşıyor. Hedefimiz o bilgelikleri keşfetmek,” diyerek cesaret verdi.
Ensar ve Kiko, tapınağa adım attılar. İçeride, kaybolan şehirle ilgili büyük bir sırrı çözebilecekleri ipuçları bekliyordu. Tapınak, onlara kolayca açılmayacak bir sır sunuyordu. Tapınağa girmeden önce düşünmeleri gerektiğini fark ettiler.
Bir sonraki hikayede, tapınağın içindeki sırları keşfedecek ve kaybolan şehri yeniden uyandıracağız. Ensar ve Kiko’nun bu büyük keşfi, herkesin hayatını değiştirecek!
Devamı gelecek hafta… Bizi takip etmeye devam edin…
Yayımlayan