Ensar ve Kiko’nun Kutsal Taşı Aradığı Kanyon Macerası

Ensar ve Kiko’nun mağaradaki keşifleri, köyde heyecanla konuşuluyordu. Köylüler, bu iki kardeşi artık genç kaşifler olarak görüyordu. Bir gün köyün yaşlılarından Dede Mustafa, Ensar’a heyecan verici bir hikâye anlattı: “Bu dağların eteğinde bir kanyon var. Yüzyıllar önce oraya kutsal bir taş saklandığı söylenir. Taşın, sahibine büyük bir bilgelik verdiği rivayet edilir. Ama dikkatli olun, kanyon kolay kolay kendini kimseye açmaz.”

Bu hikâye, Ensar’ın ilgisini hemen çekmişti. Kiko ise her zamanki gibi abisinin heyecanına katıldı. Baba Esad ve anne Amine da bu maceraya dahil olmaya karar verdi. Ailece hazırlanarak, bir sonraki sabah erkenden kanyonun yolunu tuttular.

Kanyona Doğru Yolculuk

Sabahın ilk ışıklarıyla yola çıkan aile, dağların arasındaki patikaları takip ederek kanyona ulaştı. Giriş, sarmaşıklarla kaplanmış dar bir yoldu. Baba Esad sarmaşıkları kaldırırken, “Sanki burası yıllardır kimsenin geçmediği bir yer,” dedi. Kiko ise her zamanki gibi hayal gücüyle, “Belki de bu kanyonun girişini büsbüyük devler koruyordu ve bu yüzden bu kadar gizli kaldı!” diye bağırdı.

Ensar, dikkatle haritayı incelerken, “Burası gerçekten haritadaki sembollerle uyuşuyor. Görünüşe göre doğru yoldayız,” dedi. Aile, dar girişten geçerek kanyonun içine doğru ilerlemeye başladı. Kanyonun içi serindi. Yukarıdan akan suyun sesi, ortama gizemli bir hava katıyordu.

Kutsal Taşın İzinde

Kanyonun derinliklerinde ilerledikçe, duvarlarda eski semboller görmeye başladılar. Ensar, “Bu semboller mağaradakilere çok benziyor. Belki de kutsal taş burada saklanmış,” dedi. Kiko ise sabırsızca, “Bir an önce bulalım! Belki sihirli bir taş olur! Haydi abi” diye bağırarak öne atıldı.

Bir süre sonra, kanyonun en derin noktasına ulaştılar. Orada, küçük bir su birikintisinin ortasında, parlak bir taş dikkatlerini çekti. Kiko heyecanla, “İşte o! Bakın bakın tam karşımızda. Kutsal taş!” diye bağırdı. Baba Esad ise, “Sakin olun çocuklar. Önce buranın güvenli olduğundan emin olalım,” diyerek onları durdurdu.

Ensar dikkatlice taşın yanına gitti. Taş, hafifçe parlıyordu ve üzerindeki eski semboller onu diğer sıradan taşlardan ayırıyordu. “Bu sadece bir taş değil. Burada bir mesaj var,” dedi. Taşı kaldırmadan önce üzerindeki sembolleri not aldı. Kiko ise sabırsızca, “Abi, hadi bakalım ne yapıyor bu taş?” diye sordu.

Taşın Sırrı

Ensar taşı yerinden kaldırdığında, altından bir başka harita çıktı. Harita, kanyonun daha derinlerinde başka bir noktayı işaret ediyordu. Baba Esad, “Bu, maceramızın henüz bitmediğini gösteriyor,” dedi. Anne Amine ise çocukların bu maceralara olan tutkularını görmekten mutlu olsa da, “Hadi şimdilik buradan çıkalım. Bir sonraki macera için daha fazla hazırlık yapmalıyız,” diyerek herkesi toparladı.

Kanyondan dönerken, Ensar ve Kiko ellerindeki haritayı inceliyor, bir sonraki maceralarını planlıyorlardı. Kiko, “Abi, bu harita bizi daha büyük bir hazineye götürecek, değil mi?” diye sordu. Ensar gülümseyerek, “Kim bilir? Belki de köyümüzün en büyük sırrını bulacağız,” dedi.

Yeni Maceralara Hazırlık

Köye döndüklerinde, kutsal taş ve yeni haritayı güvenle sakladılar. Baba Esad, “Bu taş sadece bir başlangıç. Sizin gibi cesur kâşiflerle daha çok sır açığa çıkacak,” dedi. Ensar, bir yandan taşı inceleyip defterine notlar alırken, Kiko’nun hayalleri şimdiden bir sonraki maceraya doğru yol alıyordu.

Ama kanyonun derinliklerinde ne olduğu halen bir sırdı. Acaba haritanın gösterdiği yer onları nereye götürecekti?

Bir sonraki hikayede, Ensar ve Kiko’nun yeni bir macerasına tanık olacaksınız. Bakalım sırların sonu nereye varacak?

Devamı gelecek hafta. Bizi takip etmeye devam edin.

Yayımlayan