Engelli Robot Mıstık | Bölüm 1

İstanbul’da yaşayan 11 yaşındaki Murat, bu sabah uyandığında çok heyecanlıydı çünkü okulunda TÜBİTAK’ın robotlarla ilgili yarışmasının duyurusu sonunda yayınlanmıştı. Murat, heyecanla bütün sene bu yarışmanın yayınlanmasını beklemişti çünkü onun muhteşem bir projesi vardı: Bir robot yapacaktı, ama bu sıradan bir robot olmayacaktı. Daha önce yapılmış olanlardan çok daha akıllı, çok daha yetenekli, çok daha teknolojik bir robot olacaktı.

          Yarışma programının yayınlanmasından hemen sonra Murat, teknoloji dersi öğretmeninin yanına koştu. Odaya giren Murat’a öğretmeni neden geldiğini sorduğunda, Murat heyecanla şöyle cevap verdi: “Öğretmenim, neden gelmeyeyim? Bugün aylardır beklediğim yarışmanın afişini asmışsınız! Size soracak bir sürü sorum var.”

          Öğretmeni de gülümseyerek, “Evet, Murat, sonunda aylardır beklediğin yarışmanın günü geldi, doğru söylüyorsun. Peki ne yapmayı düşünüyorsun bu yarışmayla ilgili?” diye sordu.

          Murat, “Kafamda çok fazla şey var öğretmenim. Bir robot yapacağım. birkere robotumun üstün özellikleri olacak, çok teknolojik, çok akıllı ve çok becerikli bir robot olacak!” dedi.

          Öğretmeni, “Öyle mi? Murat, nasıl olacak peki? Senin robotun diğer robotlardan ne farkı olacak? Anlat bakalım,” dedi.

          Murat, “Benim robotum insanların hayallerini gerçekleştirecek!” diye cevapladı.

          “Nasıl yani?” diye sordu öğretmeni.

          “Yani, benim robotum, sizin hayal ettiğiniz şeyleri rüyanızda görmenizi sağlayacak!”

          Öğretmeni, “Vay, bu gerçekten muhteşem bir fikir! Sonuçlarını ben de çok merak ediyorum. Nereden başlayacağını biliyor musun peki?” diye sordu.

          Murat, “Hayır öğretmenim, bilmiyorum. O yüzden sizden yardım almaya geldim.” dedi.

          Öğretmeni, “Tamam, ben sana yardımcı olacağım. İlk yapman gereken şey bir tasarım programı hazırlamak, ardından malzemeleri temin etmek, sonra yapım aşamasına geçip testleri yapmak. Eğer doğru çalıştığına inanırsan, robotun artık hazır demektir.” dedi.

          Murat, “Tamam öğretmenim, ben şimdi bir an önce eve gitmek için sabırsızlanıyorum. Anneme ve babama malzeme listesini vermeliyim, tasarımı yapmalı ve sonra işe koyulmalıyım. Ben artık gideyim!” dedi.

          Öğretmeni, “Tamam, Murat’cım. Derslerindeki başarını her zaman takdir etmişimdir bu nedenle senden çok başarılı bir proje beklediğimi bilmeni isterim,” diye ekledi.

          Murat koşarak sınıfına gitti. O gün neredeyse bitmek bilmiyordu, çünkü eve gidip anne ve babasına robotuyla ilgili detayları anlatacaktı. Murat derhal okul çıkışında hiçbir yere sapmadan hatta çok sevdiği halde arkadaşları ile çim saha da top bile oynamadan doğruca eve gitti. Murat evine gittiğinde evde yemek yapan annesine heycanlı ve mutlu bir ses tonuyla “Anne, biliyor musun, bugün hangi gün?” diye sordu.

          Annesi, “Bugün Perşembe,” diye cevapladı.

          Murat, “Hayır, öyle değil, bugünün bir önemi var. Hangi gün olduğunu biliyor musun?” dedi.

          Annesi, “Bilmiyorum, doğum günün müydü yoksa ?” diye sordu, şaşkınlıkla unuttuğunu sanarak.

          Sonra devam etti “ hi yoksa babanın mı doğum günüydü” cevap alamayınca ekledi “ benim mi doğum günümdü yoksa?”

          Murat, “Hayır, benim doğum günüm değildi. Babamın da doğum günü değildi.        Ne oluyor, Murat?” dedi annesi.

          Murat, “Bugünün ne önemi var biliyor musun Anneciğim, Babamın ve senin doğum günleriniz tabii ki de önemli ama benim aylardır beklediğim TÜBİTAK projesinin günü geldi! O yüzden ben şimdi hayalini kurduğum o projemi gerçekleştirebileceğim!” dedi.

          Annesi, Murat’ın yüzündeki heyecanı gördü ve ” tabi ya yazdan beri beklediğin şu meşhur yarışman , doğru nasıl unuturum. Ama merak etme, Muratcım. Bu konuda başarılı olacağına inanıyoruz. Bizim üzerimize düşen bir şey var mı? Yapmamızı istediğin bir şey?” diye sordu.

          Murat, “Evet, anneciğim, tabii ki var. Malzemeleri siz alacaksınız. Biliyorsunuz bu işler sizin, muhteşem robotu yapmak benim işim!” dedi kendinden son derece emin şekilde.

          Annesi gülümseyerek, “Tamam o zaman sen şimdi odana git ama önce ellerini yıka üzerini değiştir, derslerini yap ve  babanın gelmesini bekleyelim öyleyse,” dedi.

          Babası gelene kadar Murat yerinde duramıyordu, sürekli annesine aynı şeyleri söylediğinin bile farkında değildi. Durup durup projeden bahsediyordu.

          Sonunda babası yorgun bir şekilde eve gelmiş ve içeri girmişti. Ayakkabılarını bile çıkartmadan Murat, “Babacığım, babacığım! Bugün çok önemli bir gün, biliyor musun?” dedi.

          Babası, “Neymiş bugünü bu kadar önemli kılan?” diye sordu.

          Murat, “Bugün TÜBİTAK projesi için sonunda proje ilanı yayınlandı! Bu demek oluyor ki ben bir an önce projeme koyulmalıyım ve sen de benim proje için gerekli malzemelerimi almalısın!” dedi.

          Babası, “Evet, evet, doğru, TÜBİTAK projesi! Tamamen unutmuşum,” diye yanıtladı.

          Murat biraz buruk bir ses tonuyla, “Unutmuş musun? Nasıl unutursun, baba? Aylardır tek konuştuğumuz konu bu,” dedi.

          Babası, “Tamam, Muratcım. Unutmuş olabilirim ama gereğini de yapacağız tabii ki. Şimdi malzeme listeni çıkar ve gerisini bana bırak. Hadi, bir an önce hazırlıklarını yap,” dedi.

          Murat zaten hazırlamış olduğu malzeme listesini derhal babasına uzattı.

          Ertesi gün sabah, yani Cuma günü, Murat uyanır uyanmaz babasının ve annesinin yatak odasına gitti. “Hadi uyanın, kalkın! Baba işe geç kalacaksın. Anne, kalk, hadi sen de kahvaltıyı ver ki baban bir an önce işe gidebilsin!” dedi.

          Annesi, “Ne oluyor Murat? Babamın işe gitmesi ile ne zamandır ilgilenmeye başladın, sen söyle bakalım?” diye cevap verdi.

          Murat, “Hiç ilgilenmez olur muyum? Anneciğim, babam gitsin işlerini bitirsin ki bir an önce benim projemin eksiklerini alabilsin!” dedi.

          Annesi, “Ha, şimdi senin derdini anladım tatlış oğlum, tamam, tamam. Sen git giyin kahvaltını güzelce yap sonra okuluna git, baban malzemelerini eksiksiz bir şekilde alıp getirecek,” dedi.

          Murat  denileni yaptı giyindi, kahvaltısını yaptı ve okula gitti. Ama o gün akşamı zor etmişti. Eve koşa koşa gitmiş ve babasını beklemeye başlamıştı. Ancak babası her zaman geldiği saatte gelmemişti. Murat çok endişeliydi. Ya babası malzemeleri getirmeyi unutmuşsa ya da bir yerde sohbete dalmışsa? Saatler geçiyor, ama babası gelmiyordu. Annesi de çok merak etmişti. Üstelik annesi sürekli telefonda birileriyle konuşuyordu. Sonunda ev telefonu çaldı ve annesi, “Hayır, olamaz!” diye haykırıp telefonu kapattı ve büyük bir panikle koşa koşa montunu giymeye başladı.

Devamı yarın!

2. Bölüm 24 Nisan 2025 tarihinde saat 08:30’da yayında!

Yayımlayan