İyi Zamanlardı Kötü Zamanlardı

İyi zamanlardı, kötü zamanlardı; bilgelik çağıydı, ahmaklık çağıydı; inanç dönemiydi, şüphecilik dönemiydi; aydınlığın mevsimiydi, karanlığın mevsimiydi; umut baharıydı, umutsuzluk kışıydı. Öncemizde her şeyimiz vardı, öncemizde hiçbir şeyimiz yoktu. Hepimiz doğrudan cennete gidiyorduk, hepimiz doğrudan cehenneme gidiyorduk. Kısacası o dönem de bugün gibiydi; öyle ki dönemin en gürültücü yetkililerinden kimileri, hem iyisi hem de kötüsü için ‘en’ ile başlayan kıyaslamalarda ısrarcıydılar.
— İki Şehrin Hikâyesi, Charles Dickens (1859)

Ünlü romancı, 1789 Fransız İhtilali sonrası dönemi anlatmaktadır bu cümlelerle. O dönemde üç kişi çok çok önemlidir. Bunlardan biri papaz, biri asker, biri de avukattır.
Asker olan — ki aralarında en önemli kişi — Napolyon’dur.
Hukukçu olan, Jakobenlerin giyotini Robespierre’dir.
Papaz olan da Joseph Fouché’dir. Devrim ile birlikte politikaya girmiştir.

Joseph Fouché’den bahsetmemizin sebebi, Dickens’ın bahsettiği çelişkilerin neredeyse tamamını yansıtmasıdır. 1759 yılında doğan bu şahıs, önce papazlık eğitimi almış ve 30 yaşına kadar papazlık yaptıktan sonra politikaya girmiştir. Jirondenler, Jakobenler gibi farklı gruplara dâhil olmuştur.

Başlangıçta ılımlı bir devrimciyken, kısa bir süre içinde sertlik yanlısı bir Jakobene dönüşmüştür. Özellikle 1793 yılında meydana gelen Lyon ayaklanmasını çok sert bir şekilde bastırmıştır. Napolyon yükselince, onun polis bakanı ve içişleri bakanı olmuştur. Güvenilmez bir şahsiyettir. Hayatı boyunca en az beş defa bariz manevra yapmıştır. Tarihin gördüğü en dönek karakterlerin belki de en başındadır.

Birlikte çalıştığı Robespierre’i öldürtmüştür. İlk başta kralın idamını engellemek için bir konuşma hazırlamış; fakat daha sonra idam yanlılarının fazla olduğunu görünce, eski tavrını unutturmak ve güçlü tarafın safına geçmek için en ateşli idam taraftarı kesilmiştir. Eski bir papaz olmasına rağmen, “Aklın Dönemi” dedikleri (La Terreur) Jakoben devrime bağlılığını göstermek için, gericiliğin merkezi olarak görülen Katolik kiliselerini yağmalattırmıştır. Bu da hayatındaki bir başka çelişkisidir.

Bir ara Direktörlük yönetimi yanlısı olmuş, dört yıl sonra hızlı bir Napolyon taraftarı olmuştur. Napolyon’un Rusya Seferi’nden sonra gücü azalınca taraf değiştirip kraliyetçi olmuştur. Napolyon’u yönetimi bırakıp Elbe Adası’na gitmeye ikna etmiştir. Napolyon Elbe Adası’ndan kaçıp tekrar başa geçince tekrar Napolyoncu olmuş, Napolyon ikinci ve son kez düşünce tekrar kralcılara yanaşsa da, artık dönekliği iyice ayyuka çıktığından sürgüne yollanmıştır.

“Politik bukalemun”, “rüzgâr gülü” gibi lakapları vardır. Martin’in Game of Thrones dizisindeki Lord Baelish, nam-ı diğer “Serçe Parmak” karakteri acaba Joseph Fouché’den mülhem mi oluşturulmuştur diye akla gelmiyor değil…

İyi zamanlardı, kötü zamanlardı…

Yayımlayan