Murat çok tedirgindi. Kesin bir şey olmuştu ve babası malzemeleri getiremeyecekti. Sonra Murat’ı da giydiren annesi, Murat’la birlikte hastaneye gitmişti. Yolda tek bir kelime bile konuşmamışlardı. Annesinin korktuğu belliydi , ağlıyordu da. Murat korkusundan malzemeleri soramıyordu. Hastaneye gittiklerinde bütün akrabaları oradaydı. Sonra birisi Murat’a ne olduğunu anlattı. Meğerse Murat’ın babasının o gün kalbi birazcık sıkışmış, fenalaşmış ve bir süre hastanede yatması gerekiyormuş. İyileşecekmiş, ancak bu şu demek oluyormuş ki Murat’ın malzemelerinin alınması pek de mümkün olmayacaktı.
Projesi ile ilgili her şey bir kenara itilse de Murat, babasının sağlığına kavuşacak olmasına çok seviniyordu. Ancak robotuyla ilgili duyduğu heyecanını bir türlü yenemiyordu. Bir ya da birkaç gün sonra malzemelere dair bütün umudunu yitiren Murat, sonunda şöyle bir karar verdi: “Ben bu robotu evdeki malzemelerle de olsa yaparım!” Hemen evin alt katındaki depoya indi ve orada bulduğu ne kadar malzeme varsa hepsini odasına taşıdı. Sonra internetten bulduğu bilgiler, bilgisayar programcısı olan dayısının ona anlattıkları ve teknoloji dersinde öğrendiklerini birleştirerek, günler süren bir çalışma sonrasında robotunu tamamlamayı başardı.Her ne kadar istediği gibi olmasa da, Mıstık adını verdiği robotu tam da istediği gibi çalışıyormuş. Heyecanla yarışma gününü bekleyen Murat, yarışma gününün geldiği sabah heyecandan bir türlü uyuyamadığından sabah koştura koştura kahvaltı bile yapamadan robotu Mıstık’ı da alarak evden çıktı.
Sabah neredeyse yarışma programına geç kalıyordu ama sonunda yarışmaya yetişmişti.
Jüri, bütün projeleri tek tek ve en ince ayrıntısına kadar değerlendirdi. Sonunda sıra Murat’ın robotuna geldi Murat heyecanla, “Mükemmel robotum Mıstık” dedi ve robotunu tanıttı. Jüri Murat’ın da projesini titizlikle inceledi. İnceledi ve değerlendirdi.
Jüriden bir kadın öğretmen elini teselli edercesine Murat’ın başına koydu ve “Murat’cığım, projen gayet güzel bir proje, fikrine de bayıldık üstelik ancak tasarım açısından çok fazla eksikleri var, geliştirilmeye çok ihtiyacı var. Robotun bir bacağı diğerinden kısa, estetik olarak çok da iyi göründüğünü söylemek mümkün değil. Ama denediğin için sana çok teşekkür ederiz, katılımlarından dolayı sana bir belge vereceğiz,” diye söyledi Murat’a. O an Murat’ın bütün hayalleri altüst oldu, çok öfkelendi. Kaybetmeyi hiç beklemiyordu çünkü bu onu çok şaşırtmıştı. Orada kendisine bunu söyleyen öğretmene sadece teşekkür etmekle yetinse de içerisinde duyduğu kızgınlığı bir türlü geçiremiyordu. Eve kendisini zor atan Murat yol boyunca Mıstık’ın yüzüne bakmamış annesi ve babası ile de tek kelime konuşmamıştı. Eve gelir gelmez Mıstık’ı dolabının bir köşesine fırlattı ve “Bir daha seni görmek istemiyorum, beceriksiz robot!” dedi.
Bütün gece karanlıkta kalan Mıstık, karanlıktan çok korktuğu için hiç uyuyamadı Konuşması tuhaf olacağını düşündüğünden, orada sesini de çıkartamadı. Çünkü hayata getirildiği andan beri insanların robotlara olan yaklaşımını iyi bilen Mıstık, alacağı tepkilerden korktuğu için günlerce o karanlık odada sessiz sessiz durdu
Bir gün evi derleyip toplamaya bayram temizliği yapmaya karar veren Murat’ın annesi, önce Murat’ın odasından başladı çünkü annesine göre Murat biraz dağınıktı Odasındaki fazla oyuncakları almak için Murat’ın dolabına yönelen annesi, dolapta engelli robot Mıstık’ı gördü “Ah ah, bu robot benim oğlumun günlerce canımı sıkan o tatlı robot. Sanırım sen de gidiyorsun,” deyip Mıstık’ı olduğu yerden aldı. Sonra onu karton kutunun içine koydu. Karanlıktan korkan Mıstık’ın bir başka korkusu da karton kutuydu çünkü eğer bir karton kutuya konuyorsa, kesin başka bir yere gidiyordu. Mıstık bunu bildiği için karton kutudan hiç hoşlanmamış ama orada olduğu için de sesini çıkartamayacağını düşünüyordu.
Mıstık, karton kutuda dört gün geçirdi. Sonunda aydınlık ve ferah bir tezgahın üstüne kondu.. Bir sürü insan tezgahın önünden geçiyordu ve sonunda çok akıllı olan Mıstık bir ikinci el eşya, kermes satışı olduğunu anladı Robot Mıstık, kendisini anlayabilecek birinin alması için bütün gün umutla bekledi..
Sonunda, artık neredeyse tüm eşyaların satıldığı bu kermeste Mıstık’ada bir alıcı çıktı.. Yaşlı bir teyze, “Ben bunu torunum Gülfer için alayım,” dedi ve 20 TL karşılığında Mıstık’ı satın aldı.
Mıstık, yeni arkadaşı Gülfer’le tanışacağı için çok heyecanlıydı. Yine bir karton kutuya konan Mıstık, korkuyla yolculuğunun bitmesini bekledi. Yaşlı kadın, önce kendi evine götürdü Mıstık’ı ve bir süre yine o karton kutunun içinde kaldı.
Bir gün yaşlı kadının evinin kapısının zili çaldı. İçeriye bir sürü çocuk sesi doldu. Bayram geldiği için ev misafilerle dolup taştı. Mıstık gelenlerin içerisinde yeni arkadaşı Gülfer’in de olmasını umarak beklemeye devam etti ve sonunda karton kutu daha aydınlık bir yere getirildi Oradaki kutudan onu çıkartıp, yaşlı kadın Gülfer’e verdi Mıstık’ı. Gülfer’i çok sevdi Mıstık’ı . Gülfer çok güler yüzlü bir kızdı, küçüçüktü. Sarı saçları ve masmavi gözleri ile tıpkı bir oyuncak bebek gibiydi oldukça da hareketliydi. Yalnız daha önce tanıdığı tek çocuk olanMurat’tan ve Murat’ın protje alanında tanıştığı arkadaşlarından biraz küçük olması, onu endişelendiren tek şeydi. Onu kucağına aldı, zıplattı, ona emzik vermeye çalıştı, onu ayağında salladı ve onunla bir süre uyudu. Oyunlarda ise ona hep çay veriyordu ama Mıstık çay içemiyordu.
Gülfer’e çok güzel bir bebek hediye geldi. Hediye bebeğin gelmesiyle Mıstık’in, Gülfer’in hayatındaki yeri artık son buldu Gülfer de Mıstık’i köşeye attı ve çok uzun süre onunla oynamadı. Mıstık, bu durumdan dolayı çok üzüldü ama yine bir şey yapamıyordu.
Devamı yarın!
3. Bölüm – 25 Nisan 2025 tarihinde saat 08:30’da yayında!
Yayımlayan