İki Kere İki Beş Eder Mi?

İlkokulda, sayılarla ilk tanıştığımda kafam karışmıştı. Bizim sokak büyüktü ama sonu vardı. Geceler çok uzundu ama muhakkak gün ağarırdı. Babam çok uzun boyluydu ama kapıdan sığardı. Gördüğüm, bildiğim her şey bir yerde sonlanıyor, bir yerlere sığıyordu ama sayıların sonu yoktu! Aklım o yaşlarda bunu almasa da hayran olmuştum ben rakamlara. Devamlı toplar, çarpardım; aklımın yetmediği işlemlerde babamdan yardım alırdım. En sevdiğim ev ödevi, rakamların arasındaki ilişkiyi düzenlemekti. O kadar disiplinliydi ki onlar, asla hata yapmana izin vermiyorlar, kural dışı bir adımı da ne yaparsan yap kabul etmiyorlardı. En küçük yanlış, sonuca ulaşmanı engelliyor, seni çıkmaz sokaklara götürüp bırakıyordu. Cebine minik bir abaküs atmayı akıl edemediysen eğer, sonun Hansel’le Gretel’den de beter oluyordu.

Rakamların ruhu vardı benim için hatta bedenleri. Bir, asildi; benzersizliği, tek olmayı simgelerdi. Tüm asalet meraklıları gibi de yalnız ve etkisizdi. İki, dostluğun ve sevginin göstergesiydi; arttırır, azı çok ederdi. Yedi, benim için özeldi. Doğduğum gün, annemle babamın evlendiği gün demekti. Aralarında en muzip olan sıfırdı. Kendisini önemsemeyenleri gülümseyerek çarpar, tek hareketle yok ederdi. Hep sevdim rakamları, sorgusuz ve sonsuz güvendim. Hayatın içinde, aynı zamanda da tamamen dışında oldukları için şaşırdım zaman zaman. Hiç yanılmadıkları ve yanıltmadıkları için onlara saygı duydum. Doğal sayılar, tam sayılar, rasyonel, irrasyonel sayılar. Topladım, kaybolmadılar; çıkardım, azalmadılar; çarptım, dağılmadılar; böldüm, ayrılmadılar. Beni hiç sonuçsuz bırakmadılar.

Ama yaşam bir matematik problemi değil ne yazık ki. Hayatın matematiği okullarda öğrenilmiyor. Matematikte önüme konan her problemi çözerim ben hem de gözü kapalı, eğitimini aldım ama öyle problemler kuruyor ki Felek Hoca, bildiğim hiçbir teorem fayda etmiyor. Kara tahtanın başında, elimde tebeşir, çaresiz kalıyorum. Hoca Felek, gözlüklerinin üstünden bana bakıyor, elinde kara kaplı not defteri. Öklid, Pisagor nerdesiniz, ya sen Farabî? Kafa kafaya versek diyorum, iki kere iki beş eder mi?

Yayımlayan