Cinayet Var Filmi Eleştirisi ve Filme Dair Önemli Notlar

Cinayet Var Filmi nin Eleştirisi ve Filme Dair Önemli Notların olacağı bu yazımda Alfred Hitcock’un bakış açısını ve tarzını anlatmaya çalıştım.
Cinayet Var Filmi , yabancı ismi olan Dial M For Murder, 1954 yılında Alfred Hitchcock tarafından sinemaya aktarılan en iyi filmi olmasa da Hitchcock tarzını yansıttığı çok rahat söylenir. Frederick Knott tarafından yazılan senaryo birçok kez filme çekilse de Hitchcock’un filminden aldığımız tadı başka.

Senaryonun ilginç olması, başının ve sonunun tahmin edilememesi, hep bir sonraki sahne ne olacak gibi sorular sordurarak seyirci üzerinde gerilim yaratması, filmin Hitchcock’un damgasını ne denli taşıdığını gözler önüne seriyor.
Cinayet Var Filmi ; İngiltere’de geçen Güzel ve zengin kadın olan Margot Wendice (Grace Kelly), profesyonel tenisçi, zeki ve hırslı eşi Tony Wendice (Ray Milland) ve cinayet romanları yazan, meşhur yazar Mark Halliday (Robert Cummings) arasında geçen zehirli bir aşk üçgenini anlatmaktadır. Filmde, Tony Wendice, olayların gidişatını belirleyici kılan muktedir, akıllı, zeki, ahlak-dışı bir özne olarak, seyirciyi sürekli üzerine çeken, onun kendisiyle özdeşleşmesini sağlayan, Hitchock filmlerinde sıkça görülen eril baş karakterdir.

Cinayet Var Filmi Eleştirisi ve Filme Dair Önemli Notlar

Cinayet Var Filmi nde, ilgisizliği yüzünden devamlı karısıyla tartışan Tony, profesyonel tenisi bırakır. Böylece Margot’a daha fazla vakit geçirmeye başlar. Fakat Margot’un meşhur yazar Mark ile gizli bir ilişkileri olduğunu öğrenir. Aldatıldığını öğrenen Tony, eşi Margot’a nefret ve kin beslemektedir. Onu öldürmek için sinsice bir plan yapmıştır. Plana okuldan tanıdığı Lesgate (Swann)’ı dahil etmiştir. Swann (Lesgate), zengin kadınları soyarak hayatını devam ettirmektedir. Tony Wendice, Swann’ı uzun uzun takip eder ve hakkındaki tüm detayları öğrenir.

Tony, Swann’a karısını öldürmesini ve eve hırsızlık süsü vererek girmesini söyler. Plan gecesi olaylar Tony’nin istediği gibi gitmese de içine düştüğü sıkıntıdan soğukkanlılıkla sıyrılacağını düşünmektedir. Planında dedektif ve Mark’ı hesaba katmayan Tony, olayların içinden çıkılmaz bir hale gelindiğinde olayları ustaca kendi lehine çevirmeye çalışır. Başlarda başarılı gibi olan Tony, sonraları dedektifin ince zekası ve Mark’ın olayları birebir anlatması ile yenilgiyi kabul edecektir.

Cinayet Var Filmi , baştan sona Hitchock filmlerinde sıklıkla görülen biçimde zekice kurgulanmış bir cinayet ve bu cinayeti çözmeye çalışanlar ile baş kahramanın arasında geçen akıl oyunlarına sahne olur. Yalnız burada cinayet kurgulanmasına rağmen başarısız olmuştur. Margot, cinayetten kurtulmuş, Swann ölmüştür. Azmettirici Tony’nin planları suya düşmüştür. Fakat filmin asıl önemli olan noktası da burasıdır zaten.

Cinayet Var Filmi nin başında yazar Mark’ın ağzından dökülen, ‘’gerçek hayatta işler kurmacada olduğu gibi her zaman yolunda gitmez’’ sözü böyle bir olayın yaşanacağını bize önceden haber verecekti. Tony bu sözleri kulağına küpe etmişçesine beklenmedik olaylar karşısında soğukkanlılığını muhafaza etmiş, aleyhine gelişen durumu zekası sayesinde lehine çevirebilmiştir. Yalnız -Hithock’un en sevdiği tarzdır- önemsiz bir ayrıntıyı –anahtarı- gözden kaçırması dedektifle giriştiği zeka yarışında mağlup olmasına sebep olacaktır.

Cinayet Var Filminde seyirci, bir cinayetten ziyade bir cinayetin planlanması, uygulanması ve yolunda gitmeyen işler neticesinde azmettiricinin –bu sefer katil değil- durumu nasıl idare ettiği, karmaşık kaydırma ve sahneleme tekniğiyle kurgulanmış soluksuz bir gerilimi yaşar. Filmin tek bir odada geçmesi, izleyicinin olaya ve oyuncular arasında geçen diyaloglara yoğunlaşmasını sağlamış, kamerayla izleyicinin gözünün özdeş kılınması olayların içindeymiş hissi yaratmıştır. Hitchock, kamerayı, bir hareketi, jesti, ya da bakışı sürekli bir devinim içinde bir diğerine bağlamak için kullanır, böylece korkunç bir gerilim yaratır, izleyicinin gözünü sürekli olarak önemli bir anda önemli bir ayrıntıya bağlar.

Hitchock’un çoğu filminde görülen rahatsız edici bir nitelik burada da gözümüze çarpmaktadır. Sözünü ettiğimiz nitelik, çok zekice olan fakat ağızda tiksindirici bir tat bırakan, karakterlerinin ahlakça karmaşık ve kirli arzuları taşıyan çekici yanlarının olmasıdır. Bu özelliği filmde Tony’nin şahsında görebiliriz. Karısı tarafından aldatılan Tony, karısından boşanmak yerine, onu öldürüp servetine konmak ister. Belki de başka işler için kullanması gereken süper zekasını da bu süfli amaç için kullanır. Seyirci burada ister istemez bir hayranlıkla beraber bir tiksinti de duyar. Ayrıca meşru olmadığı halde yazar Mark ile aşk yaşayan Margot’u idam cezasından kurtarmak için Mark’ın fedakarca davranması seyircinin evlilik hususunda ahlaki anlamda kafasının karışmasına sebebiyet verir.

Alfred’in, Cinayet Var Filmini tiyatrovari çektiği açıkça ortadadır. Hitchcock, gerek tepeden (!) çekimlerle gerekse de kamera hareketleri ile seyirciyi ortama dahil etmiş ve evin içinde gibi kendimizi hissettirmiştir. Bütün izleyicileri bir anahtarın peşinden koşturmuş ve sonunda seyircinin anahtar merakını gidermiştir. Cinayet Var Filminde Margot’un Tony’nin okuldan arkadaşı olan Swann (Lesgate)’i öldürdüğü anda, makası gösterdiği sahnede kullandığı teknik ile izleyenleri büyülemiştir. Burjuva kesiminin yaşam tarzını anlatan Hitchcock, filmde aldatmanın mı, yoksa aldatılmanın mı normal olduğunu savunma konusunda tercihi seyircinin takdirine bırakmıştır.

Alfred Hitchcock’un belki en iyi filmi değil ama etkili biçimde çektiği polisiye gerilimi ile büyük bir alkışı hak ediyor…

Yayımlayan