İnsan, yapısı itibarıyla hayatta kalma ve kendini gösterme eğilimindedir. Çocukken kardeşler arasında başlayan “daha iyi evlat” olduğunu kanıtlama çabası, okul döneminde “daha iyi öğrenci” olduğunu öğretmene yazılı ve sözlü olarak ispatlama çabasına evrilir. Bu çabalar bir noktada güzel de şeylerdir.
Bu durum, kadim zamanlardan beri insan doğasında var olan hayatta kalma dürtüsünün daha sonraları onay alma ihtiyacına evrilmesi olarak yorumlanabilir. Bu dürtü insanda hep vardı. Üreme ve soyun devamı için alfa görünmeye çalışmak biyologların konusu olsa da, asıl konumuz bu değil.
Konumuz, Platon’dan beri pek çok filozof ve aydının incelediği ya da vurguladığı, tanınma, onur ve saygı görme arzusu anlamına gelen “thymos” duygusuyla yakından alakalıdır.
Antik Yunan’da bu işi göstermek daha kolaydı; gelgelelim Roma İmparatorluğu’nda bir gladyatörseniz başınız beladaydı. Gerçek bir Survivor durumuydu. Hayatta kalmak en önemli dürtü olsa da, burada rakibini yenen gladyatör zafer hissini yaşar, yani “thymos” duygusunu hissederdi. Ne var ki bu riskli bir mutluluktu; bir sonraki karşılaşmayı kazanmanız garanti değildi. Üstelik gladyatörler özgür de değildi. Kolezyum’daki iki gladyatörün çarpışması, modern anlamda bir spor sayılamazdı elbette; ama günümüzdeki eskrim sporu, Kolezyum’daki mücadelenin tedbirli ve modernize edilmiş bir versiyonu sayılabilir.
“Thymos” duygusunu Platon’dan alan Francis Fukuyama, Tarihin Sonu ve Son İnsan adlı kitabında bu duyguya epey yer ayırır. Daha önce de bahsettiğimiz üzere; tanınma, saygınlık görme ve onur anlamına gelen bu kelimenin savaşlarda ön plana çıktığından söz eder. Bizde de yiğitlik ve gazilik kültürü vardır.
İşte, olimpiyatlardan önce bu duygu –siyasi, ekonomik vb. anlamlardan azade olarak– savaşlarda kendini gösteriyordu. Bu, hem pahalı bir yöntemdi hem de telafisi yoktu. Büyük İskender, Gaugamela Savaşı’nda III. Darius komutasındaki Persleri yendiğinde, 40.000 civarında Pers askeri ölmüştü.
Günümüzde Yunanistan, İran milli takımını yenerse onur ve zafer kazanma duygusu tatmin olmakla birlikte İranlı futbolcular ölmüş olmuyor. Ya da tam tersi; İran, Yunanistan’ı yenerse Yunan oyuncular ölmüyor 😊
Roma’da Kolezyum’daki temsili Barbarlar–Romalılar mücadelesi ile Wembley Stadyumu’ndaki İngiltere–İtalya maçının amaç ve hırs açısından benzerlikleri olsa da, kaybeden taraf için Kolezyum’daki sonuç, kıyaslanmayacak kadar berbattır.
Yayımlayan